21 Şubat 2016 Pazar

TÜRKİYEDE KIL KEÇİSİ YETİŞTİRİCİLİĞİ

Türkiye Keçi Sütü Üretimi ve Keçi Sütünün Özellikleri
Günümüzde keçi yetiştiriciliği önemi gittikçe artan bir üretim dalıdır. FAO verilerine göre, 1980–2010 döneminde sayısal olarak 464 milyon baştan 880 milyon başa yükselen dünya keçi sayısı, bunun en önemli göstergesidir (Anonim,2011). Dünya’da keçi yetiştiriciliğine olan ilgi artışında, etinin ve bilhassa sütünün özellikleri önemli rol oynamaktadır. Keçisütü, insan gıdası olarak tüketilebilecek sütler içerisinde, anne sütüne en yakın özellikte olan süt olması ile farklılık arz eder. Kalsiyum içeriğinin anne sütüne göre 34 kat daha yüksek olması ve inek sütü tüketiminde zaman zaman karşılaşılan sindirim sistemi problemlerine neden olmaması gibi birçok özellik keçi sütünü avantajlı kılmaktadır. Süt ürünlerinin keçi sütü ile yapıldığında pazarda daha fazla tercih edilmesi ve bazı özel ürünlerin keçi sütüne bağlı olarak üretilebilmesi bu sütü değerli kılmaktadır. Gerek ülkemizde, gerekse Avrupa Birliği ve Orta Doğu ülkelerinde keçi sütü açığı olduğunu dikkate aldığımızda, keçi sütü üretimimizi artırmamızın önemi daha net görülmektedir. 2012 ve 2013 yılı süt üretiminde türlerin katkı düzeyleri Çizelge1. de verilmiştir. 

Beslenme Fizyolojisi Bakımından Keçi Sütü Keçi sütünün inek, koyun ve insan sütü ile karşılaştırmasını

veren Çizelge 1, incelendiğinde aslında kuru madde miktarının benzer düzeyde olmasına rağmen içerikte önemli farklar olduğu anlaşılmaktadır. Çizelge 1'de görülebileceği gibi keçi sütünün, kalsiyum içeriği inek sütünden daha yüksektir. Bu durumda keçi sütünün bebek gelişimi için iyi bir kalsiyum kaynağı olduğunu söylemek mümkündür. Bu sebeple keçi sütü bebek maması üretimi için ideal bir kaynak olarak karşımıza çıkmaktadır. Ancak, demir, vitamin-

B12 ve Keçi sütü inek sütüne oranla %13 daha fazla kalsiyum,%25 daha fazla VitaminB6,%47 daha fazla VitaminA,%134 daha fazla potasyum içerir( Luke and Keith,1992).Keçi sütü yağının yaklaşık % 99'u trigliseritlerden oluşur. Keçi sütünün, kısa zincirli yağ asitlerince zengin olması özellikle sindirim yeteneği henüz gelişmemiş bebeklerin beslenmesinde keçi sütünden yararlanılmasını ya da keçi sütünden üretilmiş bebek mamalarının kullanımını esas kılmıştır. Keçi sütünde yağ taneciklerinin çapının küçük olması, sindirimini kolaylaştırır. Ayrıca keçi sütü proteinlerinden alfa-s1 kazein içeriğinin düşük olması sebebiyle de yumuşak bir pıhtı oluşturarak mide -barsak (gastro-intestinal) sağlığının korunmasına yardımcıdır. Anne sütüne oranla proteinler ve fosforca zengin olan keçi sütü midede asit ve alkalileri tamponlayıcı bir özellik göstermektedir. Bu özelliğinden dolayı, alkali veya asit zehirlenmelerini önlemede ve peptik ülserleri iyileştirmede yararlıdır. 1999 yılında yapılan bir araştırmada keçi sütü ile beslenen gelişme çağındaki çocuklarda, inek sütü ile beslenenlere kıyasla magnezyum, fosfor miktarı ve kemik yoğunluğunun daha fazla olduğu tespit edilmiştir. Ayrıca keçi sütünün inek sütünden daha fazla miktarda biyoyararlanılabilir d emir içerdiği tespit edilmiştir. Keçi sütü daha fazla esansiyel yağ asidi içerir(Linoleik ve arasidonik asitler)(Çizelge.2). Keçi sütü aynı zamanda fazla oranda kısa ve orta zincirli yağ asitleri içerir. Bundan dolayı keçi yağı diğerlerine göre daha kolay sindirilir. Çünkü lipaz bu asitlere daha kolay etki eder.Ayrıca inek sütünden farklı olarak keçi sütü aglütinin içermez. Böylece keçi sütündeki yağ inek sütündeki gibi topaklanmaz, üstte birikmez. Bu da sindirimi ve absorbsiyonu kolaylaştırmaktadır. Yani keçi sütü doğal homojenize bir süttür. .(Luke and Kate,1992) Çizelge.2 Keçi, inek ve anne sütlerinin yağ bileşimi yönünden karşılaştırmasıKeçi sütü Konjuge Linoleik Asit (CLA) dediğimiz bir yağ asidince de oldukça zengindir. Bu asit vücudumuz tarafından üretilmeyen, dışarıdan alınması gereken (esansiyel) yağ asitlerinden biridir. Bu asit yağların vücutta depolanmasına yardım eden LPL enziminin çalışmasına engel olur ve vücutta depolanan yağ miktarının azaltılmasına yardımcı olur. Aynı zamanda depolanmış yağların kaslarda enerji kaynağı olarak kullanılmasında, vücuttaki yağ miktarının azaltılmasında, yağsız kasların ve kas kitlesinin artırılmasında destekleyici rol oynar. Diyet yapan kişilere önerilen önemli bir beslenme desteğidir. Araştırmalar CLA'nın sadece vücuttaki yağları azaltan bir yağ asidi değil, aynı zama nda dikkate değer bir şekilde anti-katabolik (kas yıkımının önlenmesi), anti-oksidan (yaşlanma etkilerinin ve serbest radikal hasarın azaltılması), bağışıklık sistemi güçlendiricisi, kolesterol düşürücü ve kanser önleyici etkileri olduğunu da göstermiştir. CLA, özellikle göğüs kanseri, prostat kanseri ve damar sertliği riskini azaltmaktadır. Ayrıca CLA, insüline karşı duyarlılığı arttırarak yağ asitlerinin ve glukozun yağ dokusundan kas dokusuna geçişini arttırmakta ve yağ oranında azalma sağlamaktadır. Bu özelliği ile CLA, şeker hastalarının kan şekerini kontrol altına almalarına da yardımcı olmaktadır. Süt proteinlerinden alfa-s1-kazein, alerjiye sebep olan önemli bir proteindir.Bu protein keçi sütünde inek sütüne oranla çok daha azdır. İnek sütü alerjisi, 1 aydan daha küçük çocuklarda gıdalara bağlı alerjilerin toplamının %12,6'sını meydana getirmektedir. Bu alerjiler "Cow Milk Allergy" olarak bilinmekte ve bu tip alerjilerin genel popülâsyondaki görülme sıklığı ise; % 0,3 ile % 7,5 arasında değişiklik göstermektedir. İtalya’da yapılan bir çalışmada çocukların % 2,5'inde ilk yaşta, % 12 -30'unda ilk 3 ayda alerji probleminin görüldüğü belirlenmiştir. Yine İtalya'da yapılan bir başka araştırmada 2 yaşın altındaki bebeklerde % 3 olduğu ve bu bebeklerde inek sü tü yerine keçi sütü verildiğinde şikâyetlerin % 40-50 oranında azaldığı tespit edilmiştir. Fransa'da yapılan bir başka çalışmada inek sütüne alerjisi olan bebeklerin, keçi sütü ile beslendiğin de % 93 oranında şikâyetlerinin azaldığı belirlenmiştir (Laugesen ve ark 2003). Araştırmalar bebek beslenmesinde anafilaktik şok gibi durumların oluşmaması için, keçi sütünün ya da keçi sütünden üretilmiş mama tercihinin doğru bir seçim olduğu nu göstermektedir. Cilt sorunları, migren, sindirim bozuklukları ve astım gibi alerjik reaksiyonlara yol açan Laktoalbumin gibi proteinler inek sütünde yüksek seviyede bulunurken keçi sütünde anne sütüne yakın seviyelerde bulunmaktadır. Keçi sütü beta - laktoalbumin inek sütündekinden daha kolay sindirilir. Amerika Birleşik Devletleri Sağlık Bakanlığı raporlarına göre bebeklerdeki ölüm nedenlerinin 1/5 inin ani ölümler olduğu belirtilmekte ve uykuda görülen ani ölüm olaylarının 1/3 ünde inek sütüne alerjisi neden olarak gösterilmektedir. İngiltere'de ise her yıl 40.000 bebekten 4000'e yakınının inek sütüne olan alerjik durumları nedeniyle öldüğü belirtilmektedir. İstatistikler gösteriyor ki alerji sebebiyle ilk 6 aylık dönemde bebek ölümleri ile sıklıkla karşılaşılmaktadır. Keçi sütü, özellikle inek sütüne alerjisi ve sindirim probl emi olan bireyler tarafından rahatlıkla tercih edilebilecek doğal bir kaynaktır (Woodford,2007) Keçi sütü teknolojik açıdan peynir mayasıyla inek, koyun gibi diğer geviş getiren hayvanların sütlerine göre daha kolay ve çabuk pıhtılaşmaktadır. Bu nedenle ke çi sütünden üretilen peynirin sindirimi daha kolaydır. Keçi sütünün viskozitesi (kıvamı) inek sütüne göre daha yüksektir. Yağ tanecikleri çok küçük olduğundan yağının ayrılması zordur, çok kolay homojenize olur ve çok geç kaymak bağlar. Bu nedenle keçi sütünden çok değerli ve özel peynirler üretilmekte ve çok yüksek fiyatlara satılmaktadır. Keçi sütü yurtdışında çok özel ve pahalı peynirlerin yapıldığı değerli bir süttür. Özellikle Fransa, İtalya ve İspanya gibi Akdeniz'e kıyısı olan Avrupa ülkelerinde çok sevilerek tüketilen ve diğer peynirlere göre en çok tercih edilen peynirler keçi sütünden yapılmaktadır.


Yemler ve beslemenin süt verimine etkisi

 Süt kompozisyonunu genetik yapı ile çevre koşulları etkisinde şekillenir. Süt kuru maddesi, yağ, protein içeriği beslemeye bağlı olarak değişkenlik gösterir. Genel bir değerlendirme ile keçi sütü ırklara göre değişmekle birlikte %3.7- 4.9 yağ, %3.1-3.8 protein %4.6-4.8 laktoz ve yaklaşık %0.74 külden oluşur. Keçi sütü %5 oranında omega-3 serisi yağ asitlerini de içeren çok doymamış bağlı uzun zincirli yağ asidi, %70 doymuş yağ asidi ve %25 tek doymamış bağlı yağ asitleri içerir. İnsan sağlığı açısından ideal olarak nitelenen süt yağının ise omega-3 serisi yağ asitleri ile çok doymamış bağlı uzun zincirli yağ asitlerinin %10, doymuş yağ asitlerinin %8 ve tek doymamış bağlı yağ asitlerinin ise %82 oranında olması gerektiği ifade edilmektedir. Diğer bir ifadeyle süt yağının yağ asitleri dağılımı açısından bu kompozisyona getirmeye çalışmak besleme açısından düşünülmesi gereken bir husustur. Kaba yemler süt yağını etkilemesi ile ayrıca önem azr eder. Kaba yemlerin içerdikleri selüloz nedeniyle önemlidirler. Rumendeki fermantasyon sırasında selülozlu materyaller asetik asit lehine bir fermantasyona neden olurlar. Bu şekilde özellikle sütün kısa ve orta zincirli yağ asitlerinin sentezinde önemli rol oynayan asetat sağlarlar. Rasyonda kullanılacak kaba yem düzeyi onun kalitesiyle ilgilidir. Kaba yemin partikül büyüklüğü ruminantlarda çiğneme ve geviş getirme süresini etkilemektedir. Rasyonda ki kaba\kesif yem oranının düşürülmesi genellikle süt yağında düşmeye neden olur. Kaba yem düzeyini düşük olduğu rasyonlarda genellikle süt veriminde, süt proteininde ve süt laktoz düzeyinde artış ve süt yağında düşüş gözlenir (Görgülü, 2014). Merada otlayan veya taze yeşil ot tüketen keçilerde süt yağı genelde düşer. Bunun nedeni taze otlarda selüloz düzeyinin düşük olmasıdır. Süt verimi genellikle artar, süt yağının düşüşünde süt verimindeki bu artışın da etkisi vardır. Sonuç FAO verilerine göre, 1980–2010 döneminde sayısal olarak 464 milyon baştan 880 milyon başa yükselen keçi, yetiştiricilikte önemi gittikçe artan bir hayvan türüdür. Ancak keçi yetiştiriciliğinde istenen verim düzeylerinin alınması, gerekli koşulların teminine bağlıdır. Ekstansif sistemlerin istenen verim düzeylerini yakalaması mümkün olamayacağından entansif sistemlerin kurulup işletilmesi büyük önem arz etmektedir. Keçilerde süt verimini etkileyen faktörler yaş, ırk, besleme düzeyi, laktasyon dönemi, mevsim, refah koşulları olarak sıralanabilir. Süt keçiciliği yapılması planladığında, uygun ırk, barınak, besleme koşullarının önemi daha da artmaktadır. Çiftlik hayvanların doğal ortamlarından alınıp entansif yetiştiriciliğinin yapılmaya başladığı noktada problemlerde artış ve farklılıklarında çıkması muhtemeldir. Buradaki kritik nokta hayvan isteklerini göz önüne alan planlama yapılmasıdır. Kaynaklar; Anonim 2014 Keçilerde süt verimi www.hayvan bilgisi.com. 



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder